Okudunuz mu?
Batı Karadeniz’in sanayi kimliğiyle bilinen şehri Karabük, aslında sınırları içinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bir mücevheri, eşsiz doğal güzellikleri ve antik kentleri barındıran saklı bir cennettir. Demir-çelik fabrikalarının gölgesinde kalmış bu zengin coğrafya, ziyaretçilerine tarihin tozlu sayfalarından doğanın en saf haline uzanan unutulmaz bir yolculuk vadeder. Hazırsanız, Karabük’ün keşfedilmeyi bekleyen rotalarına doğru bir yolculuğa çıkalım.
İçindekiler
UNESCO Mirası’nın Başkenti: Safranbolu
Karabük denince akla ilk gelen yer şüphesiz Safranbolu’dur. Sadece Karabük’ün değil, Türkiye’nin en önemli kültürel miraslarından biri olan bu ilçe, Osmanlı sivil mimarisinin en iyi korunmuş örneklerine ev sahipliği yapar. UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan Safranbolu, sizi adeta bir zaman makinesine bindirerek geçmişe götürür.
Tarihi Safranbolu Evleri ve Çarşısı
Safranbolu’nun Arnavut kaldırımlı dar sokaklarında yürürken, her biri birer sanat eseri olan cumbalı, ahşap konaklarla çevrelenirsiniz. Bu evlerin mimarisindeki incelik ve işlevsellik hayranlık uyandırıcıdır. Tarihi Çarşı bölgesi ise bu atmosferin kalbinin attığı yerdir. Yemeniciler, demirciler ve bakırcılar gibi geleneksel el sanatlarının yaşatıldığı Arasta Çarşısı‘nda gezebilir, meşhur Safranbolu lokumunun tadına bakabilir ve yöresel hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.
Kaymakamlar Gezi Evi
Bir Safranbolu evinin iç yaşamını merak ediyorsanız, Kaymakamlar Gezi Evi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. 19. yüzyıl Osmanlı yaşam tarzının balmumu heykeller ve dönemin eşyalarıyla canlandırıldığı bu konak, haremlik ve selamlık bölümleriyle geçmişin sosyal yapısına dair önemli ipuçları sunar.
Yörük Köyü
Safranbolu’ya sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Yörük Köyü, Safranbolu’nun daha sakin ve otantik bir minyatürü gibidir. “Müze Köy” olarak da anılan bu yerleşim, asırlık konakları, çamaşırhanesi ve sanat galerileriyle ziyaretçilerine huzurlu bir atmosfer sunar. Köyün içindeki Sipahioğlu Konağı, etkileyici mimarisi ve iç dekorasyonuyla görülmeye değerdir.
Doğanın Kalbinde Adrenalin ve Huzur
Karabük, tarihi zenginliklerinin yanı sıra nefes kesen doğal güzelliklere de ev sahipliği yapar. Kanyonlar, mağaralar ve ormanlar, doğa tutkunları için sayısız aktivite imkânı sunar.
Tokatlı Kanyonu ve Kristal Teras
adrenalin ve manzara tutkunlarının buluşma noktasıdır. Kanyonun üzerine inşa edilen Türkiye’nin ilk cam seyir terası olan Kristal Teras, yerden 80 metre yükseklikte, kanyonun baş döndürücü manzarası üzerinde yürüme deneyimi sunar. Cesaretinizi toplayıp cam zemine adım attığınızda, altınızda uzanan boşluk ve muhteşem doğa manzarası unutulmaz bir anı olarak hafızanıza kazınacaktır.
İncekaya Su Kemeri
Tokatlı Kanyonu’nun devamında yer alan İncekaya Su Kemeri, 18. yüzyılda Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. 116 metre uzunluğundaki bu zarif yapı, hem tarihi bir mühendislik harikası hem de fotoğrafçılar için harika bir fon oluşturur. Kemerin altından akan Tokatlı Deresi’nin sesi eşliğinde doğayla iç içe vakit geçirebilirsiniz.
Bulak (Mencilis) Mağarası
Türkiye’nin dördüncü büyük mağarası olan Bulak Mağarası, sarkıtları, dikitleri, travertenleri ve yeraltı nehirleriyle adeta bir doğa harikasıdır. Yaklaşık 6.5 kilometrelik uzunluğunun sadece 400 metrelik bir bölümü ziyarete açıktır. İçerideki serin hava ve etkileyici oluşumlar, sizi bambaşka bir dünyaya götürecektir.
Antik Zamanların İzinde: Hadrianopolis
Karabük’ün Eskipazar ilçesinde yer alan Hadrianopolis Antik Kenti, “Karadeniz’in Zeugması” olarak anılmaktadır. Roma ve Erken Bizans dönemlerine ait önemli kalıntıların bulunduğu bu antik kentte yapılan kazılarda ortaya çıkarılan mozaikler büyüleyicidir. Özellikle at, fil, panter gibi hayvan figürlerinin işlendiği zemin mozaikleri, kentin geçmişteki zenginliğinin ve sanatsal düzeyinin bir kanıtıdır.
Sonuç olarak Karabük, Safranbolu’nun görkemli konaklarından Yenice Ormanları’nın trekking parkurlarına, Kristal Teras’ın heyecanından Hadrianopolis’in gizemli tarihine kadar her türden gezgine hitap eden zengin bir mozaik sunar. Bu eşsiz şehri keşfetmek, hem ruhunuzu dinlendirecek hem de kültürel birikiminizi artıracak bir deneyim olacaktır.
