Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, altın sarısı kumsalları, turkuaz denizi, binlerce yıllık tarihi ve zengin kültürel dokusuyla adeta bir cennet köşesidir. Hem Kuzey hem de Güney olarak ikiye ayrılan bu eşsiz ada, her köşesinde farklı bir güzellik ve keşfedilmeyi bekleyen bir hikâye barındırır. Tarih, doğa ve eğlenceyi bir arada arayanlar için mükemmel bir rota olan Kıbrıs’ta unutulmaz bir tatil geçirmeniz için hazırladığımız gezi rehberi ile adanın büyüsüne kapılmaya hazır olun.
- 1. Girne: Kuzey Kıbrıs’ın Turizm Başkenti
- 1.1. Girne Kalesi ve Batık Gemi Müzesi
- 1.2. Bellapais Manastırı
- 2. Lefkoşa: İki Yakalı Başkent
- 2.1. Büyük Han ve Surlariçi
- 2.2. Selimiye Camii (St. Sophia Katedrali)
- 3. Gazimağusa: Tarihin Canlı Tanığı
- 3.1. Salamis Antik Kenti
- 3.2. Kapalı Maraş
- 4. Karpaz Yarımadası: El Değmemiş Güzellik
- 4.1. Altın Kumsal (Golden Beach)
Girne: Kuzey Kıbrıs’ın Turizm Başkenti
Kuzey Kıbrıs denildiğinde akla ilk gelen yer şüphesiz Girne’dir. Tarihi limanı, Venedik evleri ve hareketli atmosferi ile Girne, adanın en popüler tatil beldelerinden biridir. Burası, hem tarihi keşifler yapmak hem de Akdeniz akşamlarının tadını çıkarmak için ideal bir başlangıç noktasıdır.
Girne Kalesi ve Batık Gemi Müzesi
Tarihi limanın hemen doğu ucunda tüm heybetiyle yükselen Girne Kalesi, adanın en etkileyici yapılarından biridir. Bizans, Lüzinyan ve Venedik dönemlerinden izler taşıyan bu devasa yapı, surlarından sunduğu panoramik liman manzarasıyla ziyaretçilerini büyüler. Kalenin içinde yer alan ve dünyanın en eski batık gemilerinden birinin sergilendiği Batık Gemi Müzesi ise kesinlikle görülmeye değerdir. M.Ö. 3. yüzyıla tarihlenen gemi ve içinden çıkan amforalar, sizi antik çağlara doğru bir yolculuğa çıkaracaktır.
Bellapais Manastırı
Girne’nin eteklerinde, Beşparmak Dağları’nın yamacında konumlanan Bellapais Manastırı, Gotik mimarinin en zarif örneklerinden biridir. “Barış Manastırı” anlamına gelen bu yapı, muhteşem manzarası, huzur dolu avlusu ve etkileyici kemerleriyle adeta bir kartpostal gibidir. Özellikle gün batımında manastırın sunduğu atmosfer, romantik ve unutulmaz anlar yaşatır. Ünlü yazar Lawrence Durrell’in “Acı Limonlar” kitabını yazdığı yer olması da buraya ayrı bir edebi ruh katmaktadır.
Lefkoşa: İki Yakalı Başkent
Dünyanın ikiye bölünmüş tek başkenti olan Lefkoşa, adanın hem kuzeyinin hem de güneyinin idari merkezidir. Tarihi Surlariçi bölgesi, daracık sokakları, hanları ve camileriyle sizi zamanda geriye götürürken, modern kısmı ise hareketli şehir yaşamını gözler önüne serer.
Büyük Han ve Surlariçi
Osmanlı döneminden kalma en önemli mimari eserlerden biri olan Büyük Han, Lefkoşa’nın kalbinde yer alır. Eskiden bir kervansaray olan bu yapı, günümüzde restore edilerek el sanatları dükkanları, kafeler ve sanat galerilerine ev sahipliği yapmaktadır. Taş işçiliğinin güzelliğini yansıtan avlusunda oturup bir kahve içmek, Surlariçi’nin tarihi atmosferini hissetmek için harika bir fırsattır.
Selimiye Camii (St. Sophia Katedrali)
Lefkoşa’nın en anıtsal yapısı olan Selimiye Camii, aslında bir Gotik katedral olarak inşa edilmiştir. Lüzinyan krallarının taç giydiği bu görkemli yapı, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiştir. İki farklı kültürün ve mimarinin izlerini bir arada taşıyan bu eser, adanın çok katmanlı tarihinin en önemli simgelerinden biridir.
Gazimağusa: Tarihin Canlı Tanığı
Derin bir tarihi geçmişe sahip olan Gazimağusa, adanın en önemli liman kentlerinden biridir. Venedikliler tarafından inşa edilen devasa surlarla çevrili olan şehir, birbirinden etkileyici tarihi kalıntılara ev sahipliği yapar.
Salamis Antik Kenti
Gazimağusa’nın kuzeyinde yer alan Salamis Harabeleri, Kıbrıs’ın en büyük ve en etkileyici antik kentidir. Roma döneminden kalma gymnasium, tiyatro, hamamlar ve agorasıyla ziyaretçilerine antik bir şehirde yürüme hissi yaşatır. Geniş bir alana yayılan bu antik kent, tarih ve arkeoloji meraklıları için adeta bir açık hava müzesidir.
Kapalı Maraş
Bir zamanlar Akdeniz’in en lüks tatil beldelerinden biri olan ancak 1974’ten sonra hayalet şehre dönüşen Kapalı Maraş, son yıllarda kısmen ziyarete açılmıştır. Zamanın durduğu bu bölgede yürümek, terk edilmiş otelleri ve binaları görmek oldukça hüzünlü ama bir o kadar da etkileyici bir deneyimdir. Kıbrıs’ın yakın tarihini anlamak için mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Karpaz Yarımadası: El Değmemiş Güzellik
Adanın en kuzeydoğu ucuna uzanan Karpaz Yarımadası, Kıbrıs’ın en bakir ve doğal kalmış bölgesidir. Burası, kalabalıktan uzaklaşmak, doğayla iç içe olmak ve adanın meşhur vahşi eşeklerini görmek isteyenler için eşsiz bir rotadır.
Altın Kumsal (Golden Beach)
Kilometrelerce uzanan incecik altın sarısı kumu ve berrak deniziyle Altın Kumsal, adanın en güzel plajı olarak kabul edilir. El değmemiş doğası ve sakinliğiyle bilinen bu plaj, aynı zamanda caretta carettaların da yumurtlama alanlarından biridir. Burada denize girmek ve doğanın sessizliğini dinlemek, ruhunuzu dinlendirecek bir deneyimdir.
Kıbrıs, saydığımız bu yerlerden çok daha fazlasını sunan büyülü bir adadır. Her köşesi ayrı bir keşif vaat eden bu topraklarda, kendi maceranızı yaratmak için yola çıkmanın tam zamanı. Tarihin, denizin ve güneşin tadını çıkaracağınız harika bir Kıbrıs tatili sizi bekliyor.