Mardin Gezi Rehberi: Taşın Şiirsel Dansı

Güneydoğu Anadolu’nun en büyüleyici şehirlerinden biri olan Mardin, adeta bir açık hava müzesi görünümündedir. “Gündüz seyranlık, gece gerdanlık” olarak anılan bu eşsiz şehir, altın sarısı taş evleri, daracık sokakları ve Mezopotamya Ovası’na bakan muhteşem manzarasıyla ziyaretçilerini tarihte bir yolculuğa çıkarır. Farklı dinlerin, dillerin ve kültürlerin binlerce yıldır bir arada barış içinde yaşadığı Mardin, her köşesinde […]

48 kez okundu 4 dk 3 sn okuma süresi 6 Aralık 2025
Google News Google News ile Abone Ol 0 Yorum

Güneydoğu Anadolu’nun en büyüleyici şehirlerinden biri olan Mardin, adeta bir açık hava müzesi görünümündedir. “Gündüz seyranlık, gece gerdanlık” olarak anılan bu eşsiz şehir, altın sarısı taş evleri, daracık sokakları ve Mezopotamya Ovası’na bakan muhteşem manzarasıyla ziyaretçilerini tarihte bir yolculuğa çıkarır. Farklı dinlerin, dillerin ve kültürlerin binlerce yıldır bir arada barış içinde yaşadığı Mardin, her köşesinde ayrı bir hikâye barındırır. Bu gezi rehberi, size taşın şiire dönüştüğü bu kadim şehrin kapılarını aralayacak.

Tarihin ve İnancın Kalbine Yolculuk: Mardin Merkez

Mardin’i keşfetmeye, şehrin ruhunu en iyi yansıtan tarihi merkezden, yani Eski Mardin’den başlamak gerekir. Burada atacağınız her adım, sizi farklı bir medeniyetin iziyle buluşturacaktır.

1. Eski Mardin Sokakları ve Abbaralar

Mardin’in kalbi, labirenti andıran dar sokaklarında atar. Ana caddeye paralel uzanan bu sokaklarda yürürken kendinizi zaman tünelinde gibi hissedersiniz. Evlerin altından geçen ve “abbara” adı verilen kemerli geçitler, şehrin en karakteristik mimari özelliklerindendir. Bu abbaralar yazın serin bir sığınak olurken, şehrin dokusuna da gizemli bir hava katar. Fotoğraf tutkunları için sayısız eşsiz kare sunan bu sokaklarda kaybolmak, Mardin’i keşfetmenin en güzel yoludur.

2. Deyrulzafaran Manastırı

Mardin’e sadece 5 kilometre uzaklıkta bulunan Deyrulzafaran Manastırı, Süryani Ortodoks cemaati için kutsal bir merkezdir. Geçmişi 5. yüzyıla dayanan manastır, uzun yıllar boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgâhı olmuştur. Yapının en etkileyici bölümlerinden biri, Hristiyanlık öncesi dönemde Güneş Tapınağı olarak kullanıldığına inanılan ve hala ayakta duran alt katıdır. Rehberli turlarla gezebileceğiniz manastırda kiliseleri, dua odalarını ve tarihi mezarlığı görebilir, Süryani kültürü hakkında derinlemesine bilgi edinebilirsiniz.

3. Kasımiye Medresesi

Artuklu mimarisinin en zarif örneklerinden biri olan Kasımiye Medresesi, sadece bir eğitim kurumu değil, aynı zamanda bir felsefe anıtıdır. Avlusunda bulunan havuz ve çeşme, insan hayatının evrelerini (doğum, gençlik, yaşlılık ve ölüm) simgeler. Suyun akışı, tasavvufi bir anlatımla hayat döngüsünü anlatır. Medresenin terasından Mezopotamya Ovası’na uzanan manzara ise kelimenin tam anlamıyla nefes kesicidir.

4. Zinciriye Medresesi

Sultan İsa Medresesi olarak da bilinen Zinciriye Medresesi, şehrin en yüksek noktalarından birinde konumlanır. İki büyük avlusu, dilimli kubbeleri ve anıtsal giriş kapısıyla dikkat çeker. Gündüzleri sunduğu şehir manzarasının yanı sıra, geceleri ışıklandırıldığında Mardin Kalesi ile birlikte muhteşem bir silüet oluşturur. Merdivenlerini tırmanıp terasına çıktığınızda, Mardin’in o meşhur “gerdanlık” görüntüsüne en güzel açıdan şahit olabilirsiniz.

Mardin’in Çevresindeki Hazineler

Mardin geziniz sadece şehir merkeziyle sınırlı kalmamalı. Yakın çevresi, en az merkezi kadar etkileyici tarihi ve kültürel zenginlikler sunar.

5. Midyat: Taş İşçiliğinin Başkenti

Mardin’e yaklaşık bir saatlik mesafede bulunan Midyat, kendine has taş konakları, kiliseleri ve gümüş işçiliği (telkari) ile ünlüdür. Birçok dizi ve filme ev sahipliği yapan Midyat Konuk Evi‘ni ziyaret edebilir, tarihi sokaklarında dolaşarak telkari atölyelerinden el yapımı gümüş takılar alabilirsiniz. Midyat’a gelmişken, dünyanın ayakta kalan en eski Süryani Ortodoks manastırlarından biri olan Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı‘nı da mutlaka görmelisiniz.

6. Dara Antik Kenti: Mezopotamya’nın Efes’i

Tarih meraklıları için adeta bir cennet olan Dara Antik Kenti, Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en önemli garnizon şehirlerinden biriydi. “Mezopotamya’nın Efes’i” olarak anılan bu antik kentte, kayalara oyulmuş devasa nekropol (toplu mezarlık) alanı, sarnıçlar, zindan ve agora kalıntıları sizi büyüleyecek. Özellikle binlerce insanın bir arada gömüldüğü galeri mezar, Dara’nın en etkileyici yapılarından biridir.

Mardin Gezinizi Taçlandıracak Notlar

  • Lezzet Durakları: Mardin mutfağı, zenginliğiyle damak çatlatır. Kaburga dolması, sembüsek (kapalı lahmacun), ikbebet (içli köfte) ve mırra (acı kahve) mutlaka denenmesi gereken lezzetlerdir.
  • Alışveriş: Midyat’tan telkari gümüş, yerel dükkanlardan badem şekeri, Süryani şarabı, bıttım sabunu ve rengarenk puşiler alabilirsiniz.

Sonuç olarak Mardin, sadece taş binalardan oluşan bir şehir değildir; o, farklılıkların ahenk içinde dans ettiği, tarihin fısıltılarını her köşede duyabileceğiniz yaşayan bir masaldır. Bu büyülü şehri ziyaret etmek, size unutulmaz anılar ve bambaşka bir bakış açısı kazandıracaktır.

Bu yazıya tepkin ne?

Yorum Ekle

Mardin Gezi Rehberi: Taşın Şiirsel Dansı

Bu Yazıyı Paylaş

İnternet sitemizde tanıtım yazınız olmasını ister miydiniz? İletişim
Bize Ulaşın Bildirimler Giriş Yap
1
DMCA.com Protection Status