Türkiye’nin en gözde tatil destinasyonlarına ev sahipliği yapan Muğla, sadece deniz, kum ve güneş üçlüsünden ibaret değildir. Turkuaz rengi koyları, yemyeşil çam ormanları, binlerce yıllık antik kentleri ve kendine özgü mimarisiyle her zevke hitap eden bir cennet köşesidir. Bu yazıda, Ege’nin incisi Muğla’da mutlaka görmeniz gereken yerleri sizin için derledik. Hazırsanız, bu eşsiz coğrafyada unutulmaz bir keşif yolculuğuna çıkalım.
- 1. Fethiye: Doğanın ve Maceranın Kalbi
- 1.1. Ölüdeniz ve Belcekız
- 1.2. Saklıkent Kanyonu
- 1.3. Kelebekler Vadisi
- 2. Bodrum: Eğlence ve Tarihin Buluşma Noktası
- 2.1. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi
- 2.2. Antik Tiyatro
- 3. Marmaris: Yeşilin ve Mavinin Dansı
- 3.1. İçmeler ve Turunç
- 4. Datça: Huzurun ve Oksijenin Başkenti
- 4.1. Eski Datça
- 4.2. Knidos Antik Kenti
Fethiye: Doğanın ve Maceranın Kalbi
Muğla denince akla ilk gelen yerlerden biri şüphesiz Fethiye’dir. Burada doğa, tarih ve adrenalin bir araya gelerek tatilcileri büyüler. Fethiye, sunduğu çeşitlilik ile her türden gezgine kucak açar.
Ölüdeniz ve Belcekız
Dünyaca ünlü Ölüdeniz, adeta bir kartpostal güzelliğindedir. Durgun ve turkuaz sularıyla bilinen bu lagün, yüzmek ve dinlenmek için mükemmel bir ortam sunar. Hemen yanı başındaki Belcekız Plajı ise daha hareketli bir atmosfere sahiptir. Burası aynı zamanda Babadağ’dan yapılan yamaç paraşütlerinin iniş noktasıdır. Gökyüzünde süzülen rengarenk paraşütleri izlemek bile başlı başına bir keyiftir.
Saklıkent Kanyonu
Fethiye’ye yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Saklıkent, doğanın gücünü ve ihtişamını gözler önüne seren bir harikadır. Binlerce yılda oluşan bu devasa kanyonun içinde, buz gibi suların üzerinde yürüyerek ilerlemek eşsiz bir deneyimdir. Maceraperest ruhlar için kanyonun serin sularında serinlemek ve çamur banyosu yapmak unutulmaz anılar bırakacaktır.
Kelebekler Vadisi
Adını, barındırdığı 80’den fazla kelebek türünden alan bu vadiye ulaşım sadece teknelerle sağlanır. Sarp kayalıkların arasına gizlenmiş bu cennet, el değmemiş doğası ve şelalesiyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakır. Bir gününüzü buraya ayırarak doğa yürüyüşü yapabilir, şelalenin serin sularına girebilir ve şehrin gürültüsünden tamamen uzaklaşabilirsiniz.
Bodrum: Eğlence ve Tarihin Buluşma Noktası
Muğla’nın en popüler ilçelerinden olan Bodrum, bembeyaz evleri, begonvillerle süslü dar sokakları ve hareketli gece hayatıyla bilinir. Ancak Bodrum, aynı zamanda zengin bir tarihi mirasa da ev sahipliği yapar.
Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi
Bodrum’un simgesi haline gelen kale, iki liman arasında görkemli bir şekilde yükselir. St. Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilen bu yapı, günümüzde dünyanın en önemli sualtı arkeoloji müzelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Müzede, Batık Gemi Salonu’nda sergilenen Uluburun Batığı’nı mutlaka görmelisiniz.
Antik Tiyatro
Anadolu’nun en eski tiyatrolarından biri olan Bodrum Antik Tiyatrosu, Helenistik dönemden kalma bir yapıdır. Göltürkbükü yolu üzerinde yer alan bu tiyatro, günümüzde hala konserler ve çeşitli etkinlikler için kullanılmaktadır. Buradan Bodrum Kalesi ve liman manzarasını izlemek oldukça keyif vericidir.
Marmaris: Yeşilin ve Mavinin Dansı
Geniş bir körfezin içinde yer alan Marmaris, çam ormanlarıyla kaplı tepelerin masmavi denizle buluştuğu eşsiz bir manzaraya sahiptir. Hem sakin bir tatil arayanlar hem de hareketli bir atmosfer isteyenler için ideal bir seçenektir.
İçmeler ve Turunç
Marmaris merkezine göre daha sakin ve huzurlu bir tatil arayanlar için İçmeler ve Turunç koyları harika alternatiflerdir. Altın rengi kumsalları, berrak denizi ve yemyeşil doğasıyla bu beldeler, aileler ve dinlenmek isteyenler için biçilmiş kaftandır. Burada su sporları yapabilir veya tekne turlarına katılarak civardaki el değmemiş koyları keşfedebilirsiniz.
Datça: Huzurun ve Oksijenin Başkenti
“Tanrı, yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, onu Datça Yarımadası’na bırakır” sözüyle ünlü coğrafyacı Strabon, Datça’nın güzelliğini yüzyıllar öncesinden özetlemiştir. Badem ve zeytin ağaçlarıyla bezeli bu yarımada, sakinliği ve bozulmamış doğasıyla öne çıkar.
Eski Datça
Taş evleri, arnavut kaldırımlı sokakları ve her köşeden sarkan begonvilleriyle Eski Datça, zamanın durduğu bir yer gibidir. Ünlü şair Can Yücel’in de bir dönem yaşadığı bu mahallede dolaşırken kendinizi bir masalın içinde gibi hissedersiniz. Butik otelleri ve şirin kafeleriyle huzur dolu bir kaçamak noktasıdır.
Knidos Antik Kenti
Datça Yarımadası’nın en uç noktasında yer alan Knidos, tarih ve denizin iç içe geçtiği büyülü bir atmosfere sahiptir. Bilim, sanat ve mimaride oldukça ileri bir medeniyet olan Knidoslular’dan kalan tiyatro, tapınaklar ve agorayı gezerken tarihte bir yolculuğa çıkarsınız. Özellikle gün batımında buradan Ege ve Akdeniz’in birleştiği manzarayı izlemek paha biçilmezdir.
Muğla, saydıklarımızdan çok daha fazlasını sunan bir coğrafyadır. Akyaka‘nın Azmak Nehri’nde tekne turu yapmak, Dalyan‘da Kaunos Kral Mezarları’nı görmek ve İztuzu Plajı’nda caretta carettalarla tanışmak da listenizde mutlaka olmalı. Bu eşsiz şehir, her ziyaretinizde size yeni güzellikler sunmaya ve unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlamaya hazırdır.